Hamd Âlemlerin rabbinedir. Allahım, Ey Rabbimiz! Senin vechinin celâline ve senin hükümranlığının yüceliÄŸine layık ÅŸekilde sana hamd olsun.
Seni bütün eksiklerden tenzih ederiz. Ancak sen kendine layıkıyla senâ edersin; biz seni layıkıyla övmeye güç yetiremeyiz. Allahım semavât dolusu, yeryüzü dolusu ve bunlardan öte dilediÄŸin dolulukta hamd sanadır.
Bütün övgüler ve yücelik sanadır. Kulların hak olarak söyledikleri sanadır. -ki hepimiz senin kulunuz-
Allahım senin verdiklerine mani’yoktur; mani’olduklarına da verilecek/verecek yoktur. Senin katında sâlih amel dışında dünyalık nimetlerin (mal – mülk, evlat) hiçbiri fayda veremez.
Allah’tan baÅŸka ilah olmadığına; eÅŸi benzeri ve ÅŸeriki olmadığına ve efendimiz, önderimiz, hâbibimiz, ÅŸefaatçimiz Muhammed’in O’nun kulu Resulü olduÄŸuna ÅŸehadet ederim. Onu kendi kulları arasından seçip kendine dost kıldı. O da emaneti edâ etti, risâleti tebliÄŸ etti ve ümmete nasihat edip Allah için hak üzere cihad etti. Biz de buna ÅŸahitlik edenlerdeniz.
Selât ve selamların en güzeli ona, pak aline, seçkin ashabına ve din gününe kadar kendisine ihsan üzre tabii olanların üzerine olsun.
“Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve kiÅŸi yarın için önden ne gönderdiÄŸine baksın. Allah’tan sakının. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (HaÅŸr/18)
DeÄŸerli kardeÅŸlerim Yüce Allah, ümmetler arasında ümmet-i Muhammed’in en üstün ümmet olmasını ister. Buna iliÅŸkin ÅŸöyle buyurur:
“Böylece sizi, insanların üzerine ÅŸahit olmanız ve peygamberin de sizin üzerinize ÅŸahit olması için orta bir ümmet kıldık.” (Bakara 143)
Bizim en hayırlı ümmet olmamızı ister:
“Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; iyiliÄŸi emreder kötülükten alıkoyarsınız ve Allah'a iman edersiniz.” (Ali İmran 110)
Bizim dünyada en üstün ve en hayırlı ümmet olmamızı isterken ahirette de ümmetlere ÅŸahitlik etmemizi ister. Fakat çoÄŸumuz geri kalmamız için adeta çabalıyor.
“Ey iman edenler! Size ne oldu ki "Allah yolunda savaÅŸa çıkın" denildiÄŸi zaman yere çakılıp kaldınız. Ahiretin yerine dünya hayatına mı razı oldunuz? Oysa dünya hayatının geçimliÄŸi ahirete göre çok azdır. EÄŸer savaÅŸa çıkmazsanız (Allah) size acıklı bir ÅŸekilde azab eder ve sizin yerinize baÅŸka bir topluluk getirir; siz de O'na bir zarar veremezsiniz. Allah her ÅŸeye güç yetirendir.” (Tevbe 38, 39)
Allah’ın “yola çık” emrini yerine getirmezsen sevap kazanma fırsatını kaçırmakla kalmazsın azaba da çarptırılırsın. Ayet ne diyordu:
“EÄŸer savaÅŸa çıkmazsanız (Allah) size acıklı bir ÅŸekilde azab eder ve sizin yerinize baÅŸka bir topluluk getirir siz de O'na bir zarar veremezsiniz. Allah her ÅŸeye güç yetirendir.”
“Sizin yerinize baÅŸka bir topluluk getirir” ifadesi çok açıktır. Bu ifadeyle söz konusu azabın ahiretten önce bu dünyada verileceÄŸini anlıyoruz. Bununla ilgili Hadisler de var: “Müslümanlar (ümmetin düÅŸmanlarıyla) savaÅŸan fırkadan geri kalırlarsa, düÅŸmana karşı savaÅŸmak yerine birbirlerine düÅŸerler.” Bugün bu oluyor…
Gerek Lübnan’da gerek Filistin’de gerekse baÅŸka yerlerde ümmeti yenilgiden sonra düÅŸmana karşı savaÅŸabilecek onura taşıyan büyük bir tecrübe var Müslümanların elinde. En basitinden örnek verecek olursak ömrümüz boyunca sürekli Arap ülkeleri, İsrail’i BM’ye ÅŸikayet ediyorlardı. BM’ye İsrail’in iÅŸlediÄŸi suçları, ihlalleri veya tuzakları bildirmek suretiyle ÅŸikayetler gönderiyorlardı. Fakat bugün İsrail Lübnan’ı BM’ye ÅŸikayet ediyor. Bu büyük bir geliÅŸme deÄŸil midir kardeÅŸlerim? Lübnan’ı SİHA’lar gönderdi diye BM’ye ÅŸikayet ediyor. Süper güç Amerika bizi veya bizden bazılarını ÅŸikayet ediyor. Mesela Biden, İran’ı Rusya’ya İHA’lar satıyor ve üstelik bu sihaları kullanmaları için eÄŸitmen gönderiyor diye ÅŸikayet ediyor. DüÅŸünün bir İslam ülkesi büyük bir ülkeye İHA’lar ve bunları nasıl kullanmalarını öÄŸretecek eleman gönderiyor. Bu görünür bir devrim deÄŸil mi? Bu doÄŸusundan batısına kadar ümmeti yücelten bir ÅŸey deÄŸil midir? Bu İran’dan Gazze’ye kadar bir direniÅŸ topluluÄŸunun tüm zorluk ve meÅŸekkatlere raÄŸmen göstermiÅŸ olduÄŸu sabrın bir neticesi deÄŸil midir? Üstelik sayısal bakımdan bu direniÅŸ ekseni bir Müslüman ülkenin yüzde onuna bile takabül etmezler; Körfez ülkelerinin, Mısır’ın ordusuna oranla direniÅŸ ekseninin askeri sayısı yüzde yedi mi, yüzde dört mü bilemiyorum… Yani onlara göre düÅŸük bir oran… Bu bir irade meselesidir; acziyet meselesi deÄŸildir. Bu mevzu, Resulullah’ın ÅŸu hadisini bana hatırlattı: “Allah’tan yardım dile ve acziyete düÅŸme.” Yani buna göre insan aciz deÄŸildir, karar sahibidir. Acziyete girmeye de kendisi karar verir. Bugün Batı artık bize farklı bir gözle bakıyor. Fakat bizi geride bırakmak ve ilerleyiÅŸimizi engellemek için bizi temsil ettiÄŸini iddia eden bir takım krallar, emirler, hükümetler ve servet sahipleriyle çalışıyor. Ve maalesef çok kiÅŸi, Batı’nın bu tuzaklarının bir parçası olmak için uÄŸraÅŸ veriyor. Bunu İHA’lar hakkında, açıklamalarıyla Siyonistlerle mücadelede yeni bir merhale açan Seyyid Hasan Nasralla hakkında yaptıkları yorumlarından görüyoruz. Oysa o, tüm Lübnanlıların kaynaklarını savunuyor. Buna raÄŸmen yaptıkları çirkin yorumlarla bunu gölgelemek istiyorlar. DireniÅŸ bizi zirveye taşıyor, onlar ise bizi dibe düÅŸürmek istiyor; direniÅŸ bizi en yükseÄŸe taşımak isterken onlar en alçaÄŸa bizi baÄŸlamak istiyor. DireniÅŸ bizi ileriye taşımak isterken onlar bizi geride baÄŸlıyor. Bu yaklaşık olarak Resulullah (s.a.v)’ın ÅŸu hadisinde buyurduklarına benzer. Resulullah, ÅŸöyle buyuruyor:
Benim ve sizin durumunuz, ateÅŸ yakıp da, ateÅŸine cırcır böcekleri ve pervaneler düÅŸmeye baÅŸlayınca, onlara engel olmaya çalışan adamın durumuna benzer. Ben sizi ateÅŸten korumak için kuÅŸaklarınızdan tutuyorum, siz ise benim elimden çıkıp, ateÅŸe düÅŸüyorsunuz. (Müslim, Fezâil 19. Ayrıca bk. Buhârî, Rikâk 26; Tirmizî, Edeb 82)
Åžu fotoÄŸrafın muazzamlığına bakar mısınız! İnsanlar ateÅŸe Amerika’nın vaadleri sevinciyle, barış vehimleriyle koÅŸuyorlar. Orda ölecekler, zillete düÅŸecekler tıpkı diÄŸerlerinin başına geldiÄŸi gibi. Borçların ve zilletin altında ezilen Mısır ve Ürdün’ün başına geldiÄŸi gibi… İsrail ile barış içine girenlerin hiçbiri saadete eriÅŸmedi. Nasıldı hadis: “Ben sizi ateÅŸten korumak için kuÅŸaklarınızdan tutuyorum, siz ise benim elimden çıkıp, ateÅŸe düÅŸüyorsunuz.” İşte bugün olanlar bundan ibarettir. Bunlar en kötüye doÄŸru gidiyorlarken direniÅŸ ve ümmetin salih toplulukları bunları Amerika’nın veya Siyonistlerin ateÅŸiyle kendilerini öldürmekten men etmek istiyorlar. Buna iliÅŸkin Belam bin Baura üzerinden Kuran-ı Kerim’de daha bariz bir örnek verilir. Belam bin Baura ki, Allah ona ilim ve mekan vermiÅŸti ve ne kendisinden önce ne de sonra hiç kimseye öÄŸretmediÄŸi bir ÅŸeyi öÄŸretmiÅŸti. Ona Allah’ın İsm-i Azamını öÄŸretmiÅŸti. Belam bin Baura Hz. Musa döneminde yaÅŸamış büyük bir alimdi. Allah’ın İsm-i Azamını yani en büyük ismini biliyordu, o isimle dua eder duası hemen icabet bulurdu. Yani zirvedeydi. Fakat ona vesvese veren geldi ve ona dedi ki, madem senin her duan kabul görüyor, o halde Musa’ya ölmesi için beddua et ki ölsün ve onun yerine sen geç. Bu teklif onun kafasına yatar, bunun üzerine kalkıp sürekli oradan dua ettiÄŸi, muayyen yere gider. Tam dua etmek isterken dili bir köpeÄŸin dili gibi bir karış dışarı sarkar. Yüce Allah, onun hakkında ÅŸöyle örnek verir:
“Onun durumu, üstüne varsan dilini sarkıtıp soluyan, kendi başına bıraksan dilini sarkıtıp soluyan köpeÄŸin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalanlayan topluluÄŸun durumu böyledir. Bu kıssayı anlat, olur ki düÅŸünürler.” (Araf 176)
“kendisine ayetlerimizi verdiÄŸimiz sonra da onlardan sıyrılıp çıkan ve ÅŸeytanın onu peÅŸine takması dolayısıyla azgınlardan olan kimsenin haberini de oku. Biz dileseydik onu onlarla (o ayetlerle) yükseltirdik. Ancak o kendisini yeryüzünde sonsuza kadar kalacak sandı ve arzularına uydu. Onun durumu, üstüne varsan dilini sarkıtıp soluyan, kendi başına bıraksan dilini sarkıtıp soluyan köpeÄŸin durumu gibidir.” (araf 175, 176)
Ayette “biz dileseydik onu o ayetlerle yükseltirdik” deniyor. Yani hem dünya hem ahiret saadetini verirdik bu mümkündü, deniyor. Evet, barış veya normalleÅŸme adı verilen adımları üstün tutan kimselerin durumu Belam bin Baura denilen kiÅŸinin durumuna benzer. İzzet onların evlerine, konumlarına uzak yakın bütün ÅŸehir ve devletlerine varmışken onlar zilleti tercih etti. Onlara izzet teklif edildi ancak onları zilleti tercih etti. Onlara zafer teklif edildi onlar ise yenilgiyi tercih etti. Onlara Allah’ın rızası teklif edildi onlar ise Allah’ın gazabını tercih etti.
Fakat ey deÄŸerli kardeÅŸlerim, bunlar bu büyük yürüyüÅŸe herhangi bir tesirde bulunamazlar. DireniÅŸin yürüyüÅŸü sürüyor… Buradan hiçbir zayıf ona engel olamaz oradan hiçbir hain veya cahil ona etki edemez, onu geri bırakamaz. Bunu yaklaşık kırk yıldır süren mütevazi tecrübemizden kanıtlayabiliriz. Evet, İsrail’in istilası ilk baÅŸladığında bazı alimler, mütefekkirler, hocalar da dahil olmak üzere kendilerine uyarıcı diyen bazı kimseler nasıl teslim olmamız gerektiÄŸini ve iÅŸgalcilerle birlikte yaÅŸayabilmenin yollarını tartışmaya baÅŸladılar. Biz ise Allah’ın yardımıyla o andan beri İsrail’in kesin bir ÅŸekilde zeval bulacağını söyledik ve bunun için çalıştık. Bunu yaparken ayetleri, hadisleri, rivayetleri hatta Yahudilerin rivayetlerini de delil olarak gösterdik. Yine Yüce Allah’ın Yahudilerin korkak ve gerici olduklarını bize haber verdiÄŸi delillere dayandık. Ve gerçekten de bu oldu. Sayda’da iki yıl sekiz ay süren İsrail iÅŸgali dayanamadı ve en son bir anlaÅŸma bile talep etmeden kaçtı. Verdikleri bütün çabalara raÄŸmen 17 Mayıs anlaÅŸması düÅŸtü. Hatta BeÅŸir Cümeyil, bile anlaÅŸma yapma cesareti göstermedi. Çünkü seçildiÄŸi ilk anda İsrail’le bir barış anlaÅŸması imzalayacağım diyordu. Fakat bunu yapamadı. Bunun yapmamasının sebebi vatani hassasiyetten veya Yahudi düÅŸmanlığından dolayı deÄŸildi. Kendisi bizzat itiraf etti zaten… O zamanlar Körfez ülkeleri Araplığa dair az da olsa bir onur taşıyorlardı. BeÅŸir Cümeyl eÄŸer anlaÅŸma imzalarsam ekseriyeti Hristiyanlardan olmak üzere Körfez ülkelerinde çalışan yaklaşık elli bin Lübnanlıyı kovarlar diye çekindi. Yani BeÅŸir Cümeyil onların iÅŸine yaramadı, 17 Mayıs anlaÅŸması onların iÅŸine yaramadı. 16 Åžubat 1985’te hiçbir koÅŸul öne sürmeden ve hiçbir anlaÅŸma talep etmeden çıktılar. Bu daha önce olmamış bir ÅŸeydi. O zaman kendilerine uyarıcı diyenler böylesine büyük bir güce karşı koyamayız, “Allah bir insana taşıyamayacağı yükü yüklemez” diye ortalığı velveleye veriyorlardı. Hatta “İsrail’le savaÅŸmak haramdır” demeleri için İslami adı verilen bazı fırkalara gittiler. Neden? Çünkü bu ÅŸeri olarak bir yükümlülük deÄŸilmiÅŸ. Çünkü biz buna güç yetiremezmiÅŸiz. Tabi ondan sonra bütün yalan dolanlar ifÅŸa olundu. Bugün sizi müjdeliyoruz ki, normalleÅŸme yalanları da ifÅŸa olacak, Amerika’ya güvenenler ifÅŸa olup zillete düÅŸecek, Lübnan’daki, Filistin’deki veya baÅŸka yerlerdeki direniÅŸi örselemek isteyenler rezil rüsva olacaklar. Çünkü onlar bunu yapma görevini yerine getiremedikleri gibi entrika ve tuzakların da bir parçasıdırlar. Amerikan Siyonist siyasetin de bir parçasıdırlar.
**************2.HUTBE**************
Hamd Allah’adır, salat ve selam yaratılmışların efendisi Allah’ın elçisi Muhammed’e ve onun yolunu takip edenlerin üzerine olsun. Åžehadet ederim ki, Allah’tan baÅŸka ilah yoktur, Muhammed O’nun elçisidir.
“Ey İman edenler Allah’tan sakının”
Evet, Nebevi Sünnette bugün içerisinde bulunduÄŸumuz hale benzeyen bir durum vardır. O da Resulullah (s.a.v)’in ÅŸu sözleridir: “Bana benden önce hiçbir peygambere verilmeyen ÅŸu beÅŸ ÅŸey verildi:
- Åžefaat izni bana verildi. (Biz bunu Ramazan ayında detaylarıyla anlatmıştık. Hesap gününde Peygamber bütün yaratılmışlara büyük bir ÅŸefaatte bulunacak. Bu kendisine verilen Mahmud makamıdır. Ümmeti bütün ümmetlere ÅŸahit kılındığı gibi o da ümmete ÅŸahit kılındı mealindeki ayetin açıklanmasıdır.)
- Bir aylık mesafeden düÅŸmanların kalbine korku verilmekle bana yardım edildi. (İşte bu bugünkü halimizle yakından iliÅŸkilidir. KardeÅŸlerim Hizbullah İHA’ları gönderdiÄŸinde İsrail İHA’ların durumuna dair düÅŸtü mü yoksa bir hedefi vurdu mu diye bir açıklama yapmadı. Sonra sizin de bildiÄŸiniz gibi İsrail medyası iki İHA’nın düÅŸürülmesi hususunda İsrail’in zorluk çektiÄŸini açıkladı. Sonra Seyyid Hasan Nasrallah “İsrail’in İHA’ları düÅŸürmesini biz istiyorduk ki oranın güvenli bir yer olmadığı ilgili bütün kurum ve ÅŸirketler görsün. Allahu Ekber! Bu nasıl izzetli bir duruÅŸ! DüÅŸüne biliyor musunuz İHA’ların düÅŸürülme planını bile biz yapıyoruz. İlkin onlar açıklamada bulunmadı, ta ki Hizbullah açıklamada bulunana kadar. Evet Hadis neydi? “DüÅŸmana korku verilmekle bana yardım edildi” yani savaÅŸsız bir ÅŸekilde. Bunun olması mümkündür. Sadece tehdit yoluyla zafer elde edilebilir. Bu Tebük savaşında meydana gelmiÅŸti. Peygamber (s.a.v) Müslümanlarla birlikte Medine’den Tebük’e kadar altı yüz km mesafeyi kat ettiler. Orada yaklaşık bir ay konakladılar fakat Rumlar savaÅŸmaya gelmedi.)
- Benden önce hiçbir peygambere helal olmayan ganimetler bana helal kılındı.
- Yeryüzü bana temiz ve her tarafı mescit kılındı. Öyle ise namaz vakti geldiÄŸinde ümmetimden biri namazını kılsın. (Daha önceki ümmetler, ibadet etmeleri için belirli bir mekanları vardı. Fakat Müslüman dilediÄŸi yerde ezanını okuyup namaz kılar, o yer onun mescididir.
- Önceden gönderilen peygamberlerden biri sadece kendi kavmine gönderilirken ben bütün insanlığa gönderildim.
Evet kardeÅŸlerim daha önce zikrettiÄŸimiz gibi direniÅŸ bizi yücelere taşırken küçük sorunlarımız bizi dipte tutmak ister. Dün güzel bir ÅŸey oldu. Yetkililer ve yargı mensupları aslan sütü içmiÅŸ olmalılar ki yolsuzlukla mücadele etmek için harekete geçtiler. Hayali servetler kazanıp villalar inÅŸa edenlerle mücadele edilecek. Adamlar hayali servetler elde etmiÅŸler. Yahu ÅŸuur adına bir damlacık bir ÅŸey taşıyorsan hayali servetler kazanmışsın, bankaları paralarınla doldurmuÅŸsun, villalar inÅŸa etmiÅŸsin, lüks araçlara biniyorsun onların sırtından kazandığın bu servetten halka birazcık vermez misin?! Bunu nasıl bir aç gözlülük! Hepiniz, öleceksiniz, hepimiz öleceÄŸiz, kimse yanında bir ÅŸey götürmez. En azından ölürken biri “sana Allah rahmet eylesin” desin. En azından geride seni güzel anacakları bir ÅŸey bırak! Herhalukarda yargının attığı adım güzel bir adım ve halkın bu yöndeki tepkisi de olumluydu. Yüce Allah’tan bunun tamama ermesini diliyoruz.
Elektrik konusunun baÅŸarısızlığa uÄŸraması da yolsuzlukla alakalı bir durumdur. Bu konuda hırsızlık ve tuzak vardır. Fakat size kesinlikle diyorum ki, bu tuzak Amerikan tuzağıdır. Aynı ÅŸey Irak’ta da burda Lübnan’da da, aynı ÅŸey petrol üzerinde yüzen Libya’da da görülüyor. Bunu niye yapıyorlar vatandaşı direniÅŸten alı koymak için yapıyorlar. Ki vatandaÅŸ akÅŸam yemeÄŸini nasıl yemesi gerektiÄŸini düÅŸünsün. Mum ışığında mı yoksa lamba yakarak mı yemeÄŸimi yiyeyim düÅŸüncesine kapılsın. Çünkü akÅŸam yemeÄŸini nasıl yiyeceÄŸini düÅŸünen bir adamın direniÅŸi, özgürlüÄŸü düÅŸünmeye sıra bulmaz. Fakat bütün bunlara raÄŸmen Allah’ın izniyle tuzaklar baÅŸarısızlığa uÄŸrayacak ve direniÅŸ kazanacak inÅŸallah. Allah’tan halimizi daha iyi bir hale deÄŸiÅŸtirmesini diliyoruz.
“Åžüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin.” (Ahzab 56)
Allah’ım İbrahim ve âline salat ve selam ettiÄŸin gibi Muhammed ve âline salat ve selam eyle. Allah’ım İbrahim ve âlini bereketli kıldığın gibi Muhammed ve âlini bereketli kıl. Åžüphesiz sen Hamidsin, Mecidsin.
Allah’ım gam ve kederimizi gider, üzerimizdeki sıkıntıyı kaldır. Allah’ım meÅŸakkatimizi rahatlığa çevir. Allah’ım halimizi daha iyi bir hale tebdil eyle, bizi düÅŸmanımıza karşı üstün kıl. Klplerimizi ve kelimelerimizi hak üzere birleÅŸtir. Hakkı bize hak olarak göster ve bizi ona tabi kıl. Batılı bize batıl olarak göster ve bizi ondan uzak tut. Allah’ım annelerimize babalarımıza maÄŸfiret buyur, amellerimizi hayırlarla sonuçlandır.
“Åžüphesiz Allah adaleti, ihsanı ve yakınlara vermeyi emreder, hayasızlıktan, kötülükten ve zorbalıktan da nehyeder. Olur ki öÄŸüt alırsınız diye size öÄŸüt veriyor.” (Nahl 90)
KUDÜS GÖNÜLLÜLERİ EĞİTİM AKADEMİSİ