Hamd Âlemlerin rabbinedir. Allahım, Ey Rabbimiz! Senin vechinin celâline ve senin hükümranlığının yüceliÄŸine layık ÅŸekilde sana hamd olsun.
Seni bütün eksiklerden tenzih ederiz. Ancak sen kendine layıkıyla senâ edersin; biz seni layıkıyla övmeye güç yetiremeyiz. Allahım semavât dolusu, yeryüzü dolusu ve bunlardan öte dilediÄŸin dolulukta hamd sanadır.
Bütün övgüler ve yücelik sanadır. Kulların hak olarak söyledikleri sanadır. -ki hepimiz senin kulunuz-
Allahım senin verdiklerine mani’yoktur; mani’ olduklarına da verilecek/verecek yoktur. Senin katında sâlih amel dışında dünyalık kısmetlerin (mal – mülk, evlat) hiçbiri fayda veremez.
Allah’tan baÅŸka ilah olmadığına; eÅŸi benzeri ve ÅŸeriki olmadığına ve efendimiz, önderimiz, hâbibimiz, ÅŸefaatçimiz Muhammed’in Allah'ın kulu ve Resulü olduÄŸuna ÅŸehadet ederim. Onu kendi kulları arasından seçip kendine dost kıldı. O da emaneti edâ etti, risâleti tebliÄŸ etti ve ümmete nasihat edip Allah için hak üzere cihad etti. Biz de bütün bunlara ÅŸahitlik edenlerdeniz.
Selât ve selamların en güzeli ona, pak aline, seçkin ashabına ve din gününe kadar kendisine ihsan üzre tabii olanların üzerine olsun.
“Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve kiÅŸi yarın için önden ne gönderdiÄŸine baksın. Allah’tan sakının. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (HaÅŸr/18)
Kıymetli kardeÅŸlerim. Müslümanların çoÄŸu uzun yıllardır ve özellikle çağımızda büyük bir zillet ve yalan altında yaÅŸadılar. Deccal çağıdır bu. Bunun üst baÅŸlığı veliyyü'l-emre itaat etmek idi. Bu yalan bir baÅŸlıktı ki ÅŸuan içinde bulunduÄŸumuz hale bizi soktu. Alimlerimizin çoÄŸunu susturan bir baÅŸlık idi. Hayır ehlinin ve namaz ehlinin çoÄŸunu susturdu. Delil: veliyü'l-emre uymak ilahi bir emir demek idi. Yöneticiler Kuran nassını tahrif ettiler. Çünkü lafızlar mahfuzdur ama yorumlar mahfuz deÄŸildir. Zikri biz indirdik onu biz koruyacağız ayeti Hicr suresinde geçer. Ama onlar tefsiri tahrip edebildiler. İnsanları yalancı tefsirlerle aldattılar. Bunu uzun uzun konuÅŸabiliriz. Ama bugün daha net açıklamalara ihtiyaç duymaktayız. Nisa suresindeki baÅŸ ayet: Allah ve resulüne, sizden olan ulu'l-emre itaat edin ayetidir. Ayetin başını alıp sonundan kırparlar. Oysa ayetin kendisi onların dediÄŸini onaylamaz. Allah aralarından ve baÄŸlacını koyarak kendisini peygamberini ve yöneticilerini sayar. Demek ki onlara itaat etmek ilk ikisine itaat ettikleri ölçüde olur. Allah üçünü de birbirinden bağımsız saymaz. Demek ki yöneticilere uymak bir bütünün parçasıdır, müstakil bir birim deÄŸil. Åžeyh Åžaravi de bu ayeti böyle tefsir ederdi. Ayetin öncesinde Allah emaneti ehline vermenizi ve hükmettiÄŸinizde adilane hüküm vermenizi emreder ÅŸeklinde ayetler vardır. Emaneti ehline verin demektir bu. Adaletle hükmedin. Sonra insanlara itaat etmelerini söyleyin. Emanet ve adalete hıyanet ettikten sonra itaat elde etmen söz konusu deÄŸil. Bu çok açık. Çocuklar bile hatta sağırlar bile Hz. Ömer Efendimizle ilgili anlatılan ÅŸu kıssayı iÅŸitmiÅŸtir:
Hutbeye çıkıp, dinleyin ve itaat edin dediÄŸinde avamdan birisi vallahi ne dinleriz ne itaat ederiz dedi. Dedi ki: Neden? Hz. Ömer onun ismini bile söylemedi çünkü bilmiyordu, o kadar sıradan belki de bedevi birisiydi. Adam: Bize ganimetler dağıtıldı, koyunlardan yapılmış kumaÅŸ geldi. KumaÅŸ herkese eÅŸit dağıtıldı. Herkese düÅŸen kumaÅŸla ancak bir elbise çıkardı. Bu da kısa bir elbise olurdu. Sen ise uzun bir adamsın, bu kıyafetle ayağını kapatacak kadar büyük bir elbise dikmiÅŸsin. Niye kendine ayrı muamelede bulundun? Bir kumaÅŸ parçasıyla niye kendini ayrıcalıklı kıldın? diye sorunca onu hapse atmadı. İşi tartışmaya dökmedi, dinden döndün diye onunla tartışmadı. Aksine insanlara dönerek Abdullah b. Ömer burada mı diye sordu. Abdullah b. Ömer'i gördüklerinde ona durumu anlatmasını söyledi. Abdullah da babasının uzun olduÄŸunu ve kendi payından feragat ettiÄŸini, uzun bir elbise olsun diye babasına verdiÄŸini söyledi. O araplar da o zaman iÅŸte ÅŸimdi iÅŸitir ve itaat ederiz dediler. Tüm bu yaÅŸananlar bir parça kumaÅŸ içindi.
Koca koca toprak arazileri deÄŸil, Müslümanların yaÅŸadıkları coÄŸrafyalar deÄŸil.. Bir parça kumaÅŸ! Kimsenin sayısını bilmediÄŸi, infak edip etmediÄŸinin sorgulanmadığı ya da nasıl elde ettiÄŸi sorulmayan saraylar, köÅŸkler ve mallar için deÄŸil, petrol için deÄŸil.
Öncelikle emaneti yerine getirin, sonra adaletle hüküm edin. Sonra yine Kuran'da bir konuda tartışırsanız Allah ve resulüne dönün demektedir. Åžimdi yöneticiyle tartışsan hapsi boylarsın ve hain damgası yersin, soluÄŸu hakim ve savcıların karşısında alırsın. Oysa Hz. Ali bir zırh için Yahudiyle tartıştığında onu mahkemeye yönlendirmiÅŸ ve mahkeme Yahudinin lehine hüküm vermiÅŸti. Sonrasında Yahudi müslüman oldu. Çünkü bunun peygamber ahlakı olduÄŸunu biliyordu.
Åžunu anlayamıyorum, bize bir ÅŸeyleri öÄŸretip tersini yaÅŸatıyorlar. ÇocukluÄŸumuzdan beri Hz. Ebu Bekir'in en hayırlınız olmamama raÄŸmen başınıza getirildim, Allah'a itaat edersem bana uyun O'na karşı çıkarsam bana uymayın dediÄŸini okuduk. Adamın biri kalkarak sende eÄŸrilik görürsek kılıçlarımızla seni doÄŸrulturuz dedi. BaÅŸka birisi çıkarak bu adam bunu nasıl söylersin dediÄŸinde Hz. Ebu Bekir: "EÄŸer bunu söylemezseniz sizde hayır yoktur." dedi. Åžimdi bu yöneticiler, paÅŸalar malları gözlerini bürüdü de görmezler mi? Alimim deyip her gün bu hadiseleri öÄŸretenler veliyü'l-emre itaat etmenin nasıl olup da dinimiz ve fıkhımızın bir parçası olduÄŸunu açıklasınlar! Nasıl? Bana bunu anlatın. Peygamberimiz: Sizden önceki peygamberlerin havarileri olurdur. Bundan sonra bir kavim gelecektir ki yapmadıklarını söylerler. Emredilmedikleri iÅŸleri yaparlar. Kim eliyle onlara karşı savaşırsa mümindir. Kim diliyle onlarla cihat ederse mümindir, kalbiyle mücadele eden yine mümindir ama bundan sonra hardal tanesi kadar bile bir iman durağı kalmaz demiÅŸtir. Sonunda: Asla! Onları gerisin geriye döndürmelisiniz diye eklemiÅŸtir. Bunun gibi bir sürü hadis var ki biz bir hutbede bunların tamamını aktaramayız. Hepsini atlarlar ve başınıza HabeÅŸli bir yönetici getirilse ona itaat edin hadisini öne sürerler. Bu hadisin anlamı onun fiziki özelliklerinden hoÅŸnut olmamakla ilgilidir. Yalancı olması deÄŸil. Diniyle ilgili bir durum deÄŸildir. Abdullah b. Huzafe'nin de olayı meÅŸhurdur. Mizah yapmayı çok seven bir sahabe olduÄŸu bilinir. Bazı sahabelerin önünde ateÅŸ yakarak hadi içine atlayın peygamber böyle emretti dedi. Onlar da hayır vallahi olmaz biz peygamberimizden ateÅŸten kaçmayı öÄŸrendik atlamayı deÄŸil dediler. Tabi atlasalardı o onları alıkoyacaktı. Sonrasında bu durumu peygamberimize aktardılar. Peki iki cihanın efendisi ne dedi? EÄŸer o ateÅŸe girseydiniz asla çıkamazdınız!
Yaradana isyan eden yaradılmışa itaat olmaz. Kendinizi öldürmek Allah'a isyandır. Bu din deriniz yüzen ve önünden ekmeÄŸini çalana itaat etmeni gerektirmez. Sadece bazen siyasi aklın ne dediÄŸini anlamayabilirsin, bunlar çok istisna durum ve zamanlardır. Böyle ÅŸeyler olabilir. Mesela Peygamberimiz, Hudeybiyeyi imzaladığında sahabe bir ÅŸey anlamadı. Tabi burada vahiy faktörü de var ama biz meseleyi anlamaya çalışalım. Onlar Peygamberimize biz dinimizde küçük düÅŸürülmeyi nasıl kabullenelim dediler.
Diyelim ki sünnet yolunu güden bir yöneticimiz var. Bizim o an anlamadığımız bir ÅŸeyi emretse elbette ona uyarız. Önünden ekmeÄŸini asla, seni zora soksa bile itaat edersin. Hz. Ömer bunu çok yaptı mesela, insanları dövdü fakat onların bilmediÄŸi içtihatlara vakıftı. Bu konuda Ebu Süfyan'la ilgili meÅŸhur bir kıssa vardır. OÄŸlu, DımeÅŸk valisi Muaviye'nin bir sürü ganimet malı ve kendisine verilen hediyeleri vardı. Hz. Ömer onun arkasından birilerini yolladı ayrıca halkın arasına da adamlarını teftiÅŸ için gönderdi. Aldığı haberlere göre Muaviye'nin sarayına develerle mal yığılıyor fakat halkın eli boÅŸtu. Hz. Ömer buna kızmıştı mesela. Ama Hz. Osman'ın içtihadı farklıydı. O böylesi hediyelerin geldiÄŸi yeri, kaynağını vs. sorgulamaz ve bunları doÄŸal karşılardı. Åžimdi, Hz. Ömer gibi bir adam olsun da önümdeki ekmeÄŸimi alsın, derimi yüzsün baÅŸ göz üstüne! Ama diyelim ki onlarca cariyesi olan bir padiÅŸah olsun ya da onlarca petrol kuyusuna sahipken Riyad ve Necdde yiyecek ekmek bulamayan insanlar varken.. yok efendim bunun vizesi yok, bunun ikameti yok.. Böyle bahanelerin arkasına sığınılırsa sonuç ne olur? Åžimdi anlatabildim mi? İkameti olanı olmayandan ayırma hakkını size kim verdi? Kendi karınlarını doyurmak ve refah sürmek için mallarını yığıyorlar bunu defalarca konuÅŸtuk. Zalimler böyle ÅŸeyler için birbirine yardımcı olur.
İbni Selman'ın hikayesini biliyorsunuz deÄŸil mi? BaÅŸa geçtiÄŸinde Fransa'ya yaranmak için ederi 300 milyon olan -tabi bu para onlar için çok ucuzdur- anlamsız bir tablo için 450-500 milyon dolar verdiler. Bunu bir maslahat bir yatırım bir hayır için yapsa, tamam anlarım ama bunu sırf lüx düÅŸkünlüÄŸü için yapıyor. On yılda bir bineceÄŸi arabalar alıyor. Åžimdi bu adam gelsin derini yüzsün razı olur musun? Bu adamın emriyle iç savaÅŸ mı yapacağım? DireniÅŸe ve Hizbullah'a savaÅŸ açmış bu adam yüzünden mi? Bu ölçüler bu dengeler nasıl ÅŸaÅŸtı ey yalancılar? Sözde din tüccarları nasıl oldu da ölçüler bu kadar kaçtı. Sizden birisi haram yem noktasında minberin en tepesine çıkıyor. Sonra çöle yapılan kafir ÅŸehri savunuyor. Bir halkın soykırımını savunuyor. Allah'ın karşısına hangi yüzle hangi dinle uyduÄŸunuzu iddia ettiÄŸiniz hangi fıkıhla çıkacaksınız?
Hadi bana bunları açıklasınlar. Bana bir silsile getirsinler, Said b. Müseyyeb'den baÅŸlasın mesela Hasanı Basri olsun Sait b. Cübeyr olsun.. Bunlar ilk asrın din liderleriydi ve Emevi yöneticileriyle araları nasıldı? Bunlara bir baksınlar. Sait b. Cübeyr'i Abdülmelik b. Mervan katletti. Etmedi mi? İkinci asrın adamı Ebu Hanife Cafer b. Mansur'un bir kararına itiraz etti. Onun Abbasilerin hükümeti ele geçirmekte bir tür haksızlık yaptığını savundu. Abbasilerin ilkesi: Maktul olarak öldürülen kiÅŸinin varisleri de katil olmasınlar diye uÄŸraÅŸmaktı. Evet sözde onların ilkesi buydu. Fakat katletmenin alasını yaptılar. İmam Åžafii'ye gelelim. Harun onu öldürmek istedi. Henüz yirmi yaÅŸlarındaydı.. Neden? Çünkü ali beyti severdi. Tabisi olduÄŸunuzu iddia ettiÄŸiniz Ahmet b. Hanbel ise eÄŸer amire uymak yüzde yüz zorunlu olsaydı Memun'a uyardı. Sen haklısın derdi, Kuran yaratılmıştır deyip konuyu kapatırdı. Neden halatların altında iÅŸkencelere maruz kaldı? Çünkü farklı düÅŸünen Memun'un görüÅŸlerini reddetti. Memun ÅŸeriatın hükümlerine genel olarak karşı çıkan birisiydi ve tabiri caizse kafasına göre fetva üretip dururdu. İmam Malik.. Elleri felç oluncaya kadar dövüldü. Sizin beraber olduÄŸunuzu savunduÄŸunuz İbni Teymiye üç kez hapse girdi ve hapiste öldü. Ey minberlerin tepesinden yalanlar söyleyenler, emirü'l-müminine uymak nasıl caiz oluyor? Mekkeden ve Medineden ve İslam'ın büyük ÅŸehirlerinden böylesi bir yalan müslüman malı olarak nasıl pazarlanıyor? Bize biri bunu anlatsın ey dünya!
Bunlar yarın kıyamet gününde Peygamberimizin gelip "Ey Allah'ım bunları kitabı yüz üstü bıraktılar." dediÄŸi kiÅŸiler olmayacak mı? Okumadılar tilavet ettiler, dillerinde çevirdiler, tv kanalları açtılar. Tecvit dersleri verdiler yedi yirmi dört naklen yaptılar evet ama onlar Peygamberimizin nitelediÄŸi Hariciler gibi oldular. Kuran boÄŸazlarından aÅŸağı inmedi, kalplerine ulaÅŸmadı. Dillerinde kaldı, dudaklarında kaldı kalp ve davranışlarında yansımadı. Allah'ım ahirette de dünyada da bizi bunlardan kılma. Bu açıklanmaya muhtaç bir konudur. Sait el Hariri'nin bu sıkıntıların bir kısmını açıklayıcı bir sözünü aktarmak isterim sadece -ki nitelikli bir adamdı ve tespitleri iyiydi-: Ben ülkemin iç savaÅŸa sürüklenme korkusuyla görevimden ayrıldım dedi. Her ÅŸey apaçık ortada direniÅŸi kırmak için her ne olursa olsun yap!
İç savaÅŸ olup halkın sokaklara dökülme pahasına olsa bile bunu yapmak isterler ki 2008 yılında bunu neredeyse baÅŸaracaklardı. Fakat büyücülerin büyüsü bozuldu. Åžimdi ey yalancılar veliyyü'l-emir tüm bunları niçin yapar? İslam'ı uygulamak, Peygamberin sünnetine titremek ya İbni Teymiye'nin yolunu gütmek için mi? Ya da Muhammet b. Abdülvehhab için mi? Hayır, hayır, hayır asla. Böyle olsaydı -ki her ne kadar İbni Teymiye ve Abdülvehhaba karşı olsak da- gerçekten onların yolunu gütselerdi onlara destek olurduk. Bu kayıtlara geçsin. Evet onlarla beraber olurduk eÄŸer samimi olsalardı. Fakat onlar bunu ancak kürsü, ÅŸehvet, lüks düÅŸkünlüÄŸü ve büyük ÅŸeytan ABD için yapıyorlar. Çünkü ABD bunu onlara emretti herkes bunu biliyor. O deli haliyle Trump çıktı ve ilk seferde herÅŸeyi açıkça söyledi: Biz olmasak iki hafta bile ÅŸuanki topraklarınızda kalamazsınız dedi. Biz bunu zaten herkesin bildiÄŸi bir hakikat olarak söylemiÅŸtik. Fakat bunu bu ÅŸekilde dillendiren Trump oldu. Bunlar ABD'nin kuyruÄŸu ve siyonizmin kölesidirler. Bu yaptıkları bir halkın tamamen yok edilmesine ya da iç savaÅŸa sebebiyet verse bile onlara hizmet ederler. Gazze'de yaptıkları gibi.. Filistin'de, Lübnan'da, Suriye'de ve Irak'ta yaptıkları gibi. Bu savaÅŸların hepsinde Suud, ABD hatırı için destekçi oldu. Göz yaşı döken halka inat yaptılar her ÅŸeyi. Oysa Allah'ın emri, Peygamberin sünneti hatta İbni Teymiye ve Abdülvehhab'ın anlattıkları bu iÅŸlerin hep hilafınaydı. İşte bu sahnelerin hepsi ÅŸu çirkin sahnede yaÅŸandı. Hariri'nin sözü de hakikatin bir yönüne izahat getirdi. KeÅŸke tüm hakikatleri anlatabilseydi. Böylece ümmetin bir kısmı ya da tamamı kendine gelirdi. Bizi normalleÅŸtirme politikalarına, kafire köle olmaya, zillete ve Allah'ın ÅŸeriatına muhalefet etmeye iten gafletten kurtulurlardı.
İkinci bir güzel geliÅŸme ÅŸudur. İbn Selman ya da Suud oyununa gelmeyen bir kiÅŸinin var olmasıdır. Dediler ki Hariri'yi gürültü patırtıyla hakirlerin en hakiriyle yer deÄŸiÅŸtirelim. Sözde gelecekteki CumhurbaÅŸkanımız çıkarak Hariri için bu bizi temsil etmeyen, bizi arkamızdan vuran biridir dedi. İşte bu adam zaten onun elini zayıflattı ve kendisini itibarsızlaÅŸtırdı. 2017 TeÅŸrini sanisinde bunu yapan oydu. Böylece Hariri azledildi, iÅŸkence gördü ve ihanet altında kaldı. İstifaya zorlandı. Fakat bizim beklediÄŸimiz ve aslında pek de olacakmış gibi görünmeyen olumlu ÅŸey ise ümmetimizin uyanış ve diriliÅŸidir. Yıllardır sömürüldüÄŸümüzü anlamalarıdır. Ümmetin önceden İngiliz diktası altında ÅŸimdi ise ABD ve siyonist çizmeleri altında ezildiÄŸimizi anlamasıdır. Bu ÅŸehirleri, ülkeleri onlar düzenledi. Onlar kurdu. Ebu Suud'un Arap yarımadasını almak gibi bir vizyonu yoktu. Orada İbni ReÅŸit vardı, Yemen'de baÅŸkaları vardı ki bu iÅŸi yapmaya ondan kat be kat ehillerdi. Fakat belgeler ve emirler onun eline tutuÅŸturuldu. O da İngiliz Kralı Hazretlerine tamamen sadık olacağıma söz veriyorum diye yeminler etti. Åžimdiki Elisabeth'in babası. Bu antlaÅŸmada bu ifadeler "kıyamet saatine" kadar bu anlaÅŸmaya uyulacağını ifade ediyordu. Evet bu ifade tüm kitaplarda geçer ama araplar okumaz. Okusa da anlamaz. BaÅŸka bir anektod.. Bunu da yüzlerce kez anlattık. Abdulaziz gitti ve Kızıldeniz'de Kuvensi isimli yatta (4 Åžubat 1945 gününde) Siyonist ülkesi kurulmadan yalnızca üç ay önce ilgili yerlere yeminler ettiler. Ona Yahudilerin iÅŸgaline karşı çıkmayacağına ve Yahudi iskanını desteklemesi için anlaÅŸma yaptılar. Kuvvet, istikrar, petrol ve servet Suud'un yönetimini sürdürmesini saÄŸlayan asli sebepler deÄŸildir. Bunların yönetimi İngiliz ve ABD kararlarıyla olmuÅŸtur. Ellilerden beri maalesef İslamcı olduÄŸunu söyleyen bir çok kiÅŸinin de içine düÅŸtüÄŸü bir hata yaygınlık kazandı. ABD onlara Åžiilikten korkmalarını gerektiÄŸini ve Åžiilik aleyhinde olabilmek için kendileriyle ittifakın zorunlu olduÄŸunu söyledi. Gerçi bir kısım insan bu konuda mazur görülebilir. Çünkü çok kısa ama çok kısa bir dönem Åžiiler gerçekten korkutucuydu. Åžiilere bakanlar tüm dünyada gerçekten dehÅŸete kapılırdı, evet böyle bir dönem oldu. ABD bile bizden korktu. Åžii yanlısı, sempatizanı olan herkesi takip ve kontrol ettiler türlü tazyikler uyguladılar. Zaten sinemalarında da bunu yeterince iÅŸlediler. Bu konuyu en açık ÅŸekilde iÅŸleyen film de American Citizen (1992) olabilir. Bu filmde de iÅŸlendiÄŸi gibi kendisine yetki verilen kiÅŸiler Åžii kokusu aldığı yerde o kiÅŸileri öldürdüler, hiç birisi kaçmaya fırsat bulamadı. Tamam kısa bir süre için Åžiilerle savaÅŸmak için ABD safına çekilmenin mazur olduÄŸunu kabul edelim. Tamam da sonra ne oldu? 76'da ne oldu? 82'de ne oldu? İşte artık bu dönemlerde tam intibak saÄŸladılar ve ABD'nin kuklası oldular. Ortaya çıkışları da intihar eylemleriyle oldu ve ölmeden hiç birisi sözde dinine hizmet edemedi.. Kan dökmeden hizmet edemediler. Allah bize yeter O ne güzel vekildir.
Aziz kardeÅŸlerim tablo gerçekten çok can sıkıcı. Fakat bu karanlık bulutların ardından nur parıltıları görüyoruz. Bu sahneler Allah'ın vaadinin yaklaÅŸtığını gösteriyor. İsrail'in yok olacağını gösteriyor. Åžu azın azı topluluÄŸun İslam sancağını ÅŸahlandıracağı anın yakın olduÄŸunu gösteriyor. Bu mucizeye benzer ÅŸekilde gerçekleÅŸecek. Allah yardımını tamamlayacak. Bitirmeden körü körüne veliyü'l-emre itaat fikrini reddeden ayetler okumak istiyorum. Kuranda 9 kez farklı farklı yerlerde "Allah'ım biz büyüklerimiz ve yöneticilerimize boyun eÄŸdik, onlar da bizi yoldan çıkardı." ÅŸeklinde ayetler geçmiÅŸtir. Bu ayet kime arkadaÅŸlar? Ahzab suresinin sonundaki bu ayeti nereye saklayacaksınız. Sen yönetici veya kralın sana hadi savaÅŸa gir dediÄŸini duyarsın. Ya da öldür der bak bu terörist der, bak bu ABD'li İranlıdan iyidir der. Sen de löp diye cehenneme yuvarlanırsın ki Allah da oradan çıkarmasın. Gafir suresinde: "AteÅŸin içinde birbirleriyle çekiÅŸirken zayıflar, büyüklük taslamış olanlara, “Vaktiyle biz size uymuÅŸtuk, ÅŸimdi bu ateÅŸin hiç olmazsa bir kısmından bizi kurtarabilir misiniz?” dediklerinde, büyüklük taslayanlar ÅŸöyle cevap verirler: “DoÄŸrusu hepimiz onun içindeyiz; artık Allah, kulları arasında hükmünü vermiÅŸtir.” ayetine ne dersiniz? Yok ben emir kuluyum demek seni kurtarır mı sanırsın. Evet yapabilirsin, yapabilirsin. Yapmamanın günahı çoktur. Araf Suresi: "Allah buyuracak ki: “Sizden önce geçmiÅŸ cin ve insan toplulukları arasında siz de ateÅŸe girin!” Her ümmet girdikçe yoldaÅŸlarına lânet edecektir. Hepsi birbiri ardından orada (cehennem de) toplanınca, sonrakiler öncekiler için, “Ey rabbimiz! Bizi iÅŸte bunlar saptırdılar! Onun için onlara ateÅŸten bir kat daha azap ver!” diyecekler. Allah da, “Zaten hepiniz için bir kat daha azap vardır, fakat siz bilmezsiniz” diyecektir." Yani korkmayın herkes nasibini alacak. Bakara Suresi: "İnsanlardan kimileri vardır ki, Allah’tan baÅŸka bazı varlıkları Allah’a denk tanrılar sayar da bunları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler. KeÅŸke zalimler -azapla yüz yüze geldiklerinde anlayacakları gibi- ÅŸimdi de bütün kuvvetin Allah’a ait olduÄŸunu ve Allah’ın azabının çok ÅŸiddetli olduÄŸunu anlasalardı!"
Allah sana diren diyor. Allah Yahudiler ve ÅŸirk koÅŸanlardan çok dine düÅŸmanlık eden göremezsin der, sen ise aÄŸlama duvarında oturup İbrahimi dinleri birleÅŸtirelim dersin. Tel Aviv'den gelen çocuk bizim kardeÅŸimiz onu baÄŸrımıza basalım diye derslerde okutursun. Evin yıkılsın, yalancı herif böyle metin mi okutulur?
"İşte o zaman, izlenenler, kendilerini izleyenlerden hızla uzaklaÅŸmışlardır; artık azabı görmüÅŸler, aralarındaki baÄŸlar kopmuÅŸtur." Görüyorsunuz, kimse kimseye fayda edemeyecek. İslam aleminde baÅŸlarındaki adamların dediklerini harf harf uygulayan yığınlar var ya iÅŸte o gün uydukları kiÅŸilerin kendilerinden teberri ettiÄŸini görecekler.
"İzleyenler ÅŸöyle derler: “Ne olurdu, bize ikinci bir fırsat verilseydi de, ÅŸimdi onlar bizden uzaklaÅŸtıkları gibi biz de onlardan uzaklaÅŸsaydık!” Böylece Allah onlara yapıp ettiklerini kendileri için piÅŸmanlık sebepleri olarak gösterir. Onlar artık ateÅŸten çıkacak deÄŸillerdir."
Kuran terkedilmiÅŸtir. Kuran ehli diye geçinenlerin günde bin tane hafız yetiÅŸtirmelerine bakmayın. Naklen yayınlar yaptıklarına bakmayın. Onlar bombaları, füzeleri ve insanların sığındığı sığınakları gizliyorlar. Oysa Gazze'de Kuranın bir ayeti uygulansın diye o kadar uÄŸraÅŸan genç var. DiÄŸerleri düzenbazlık yapıyor sizden olana uyun ayetinden faydalanmak için.
Allah hamd O'nun elçisine ve ashabına salat ü selam olsun. Allah'tan baÅŸka ilah olmadığına Hazreti Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduÄŸuna ÅŸahitlik ederim. Allah'tan sakınmanızı tavsiye ederim.
BM'nin sözüm ona ilkelerinin yarısını uyguladılar, peki geri kalan kısım yani milislerin dağıtılması ilkesi nerede kaldı? Kralın milis dediÄŸi milis oluyor. Biz vakıayı ya da Lübnan parlemantosunu ve kamuoyunu deÄŸil, melikin dediÄŸine inanıyoruz. Bu saçmalık nedir? ABD ve Fransa, Litani güneyinde silahsızlandırmayı kabul etmiÅŸlerdi. Fakat canımız ciÄŸerimiz! Fuad Sinorya kabul etmedi. Her halükarda ateÅŸkes imzalandı ve biraz uygulandı. Her gün uçaklar uçtu İsrailli casuslar gezindi. Ey Arap onurunun temsilcisi, BM'de Filistinlilerin haklarını savunan hiç bir ilke yok mu? Onların vatanına geri dönmesini saplayan bir yönerge yok mu? Filistin'e ait olduÄŸu kesinleÅŸen evlerin Yahudilerce iÅŸgalinin engellenmesini saÄŸlayacak bir ÅŸey bulamadın mı? 425. Maddenin 12 sene uygulanmadığını sonrasında ancak silah zoruyla uygulandığını bilmiyor musun? BM kararları kağıt parçasıdır. Zaten iÅŸe yarasaydı ancak direniÅŸ ve kanla uygulanmak zorunda kalmazdı. Petrol, lüks ve ABD ve siyonistlere aÅŸağılayıcı baÄŸlılık olmadan da bunlar uygulanırdı. Allah bize yeter. Razık olarak, koruyucu olarak, yardımcı olarak her ÅŸey olarak Allah bize yeter. Kerem olarak bize yeter O'na uyduÄŸumuz için ÅŸu yöneticilerden kurtuluruz, baÅŸka bir izzet aramayız. Bunlar bizim günahlarımız sebebiyle başımıza geçtiler. Biz bu çadırdan senin otağına geçiyoruz ey Allah'ım. Ne dediÄŸinizi bilin. Hasbunallah demek bu demektir. Aynı Uhud savaşında sahabelerin yaralı olmaları ve yenik durumda olmalarına raÄŸmen söyledikleri gibi: Bunca yara aldıktan sonra yine Allah’ın ve peygamberin çaÄŸrısına koÅŸanlar var ya iÅŸte onlardan bu güzel davranışta bulunan ve karşı gelmekten sakınanlar için de büyük mükâfat vardır. Birtakım insanlar onlara, “İnsanlar size karşı asker toplamışlar, onlardan korkun” dediler de bu, onların imanlarını arttırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” diye cevap verdiler.
Allahım vallahi ABD'den kukla yöneticilerden ve siyonsitlerden deÄŸil sadece senden korkuyoruz. Åžeytan sadece kendi dostlarını korkutabilir. Biz ÅŸeytanın dostu deÄŸiliz ki sizden korkalım! Allah da ÅŸeytandan deÄŸil benden korkun der.
“Åžüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin.”
Allah'ım Hz. Muhammed ve âlini, Hz. İbrahim efendimiz ve alinî mübarek kıldığın gibi mübarek kıl. Åžüphesiz sen Hamîdsin, Mecîdsin.
Allah’ım! Bizi gam ve kederden kurtar... Allah’ım! Dert ve tasamızı gider... Allah’ım meÅŸekkatimizi feraha tebdil eyle. Allah’ım yoksulluÄŸumuzu nimet lütfunla deÄŸiÅŸtir... Allah’ım öfke ve gazabı üzerimizden kaldır, bize bir çıkış yolu hazırla, bizimle ol bizim aleyhimizde deÄŸil... Allah’ım Kur’an-ı Kerimi kalplerimizin baharı kıl, dinimizden bize faydalı olanı öÄŸret, bize öÄŸrettiklerini bize yararlı kıl, ilmimizi arttır ve bizi salihler zümresine ulaÅŸtır, anne ve babalarımıza maÄŸfiret buyur, hâlimizi daha iyi bir hâle deÄŸiÅŸtir, bizden dualarımızı kabul et. Allah’ım efendimiz Muhammed’e âline ve ashabına salât ve selâm eyle.
Allah’ım! Bizi gam ve kederden kurtar... Allah’ım! Dert ve tasamızı gider... Allah’ım meÅŸekkatimizi feraha tebdil eyle. Allah’ım yoksulluÄŸumuzu nimet lütfunla deÄŸiÅŸtir... Allah’ım öfke ve gazabı üzerimizden kaldır, bize bir çıkış yolu hazırla, bizimle ol bizim aleyhimizde deÄŸil... Allah’ım Kur’an-ı Kerimi kalplerimizin baharı kıl, dinimizden bize faydalı olanı öÄŸret, bize öÄŸrettiklerini bize yararlı kıl, ilmimizi arttır ve bizi salihler zümresine ulaÅŸtır, anne ve babalarımıza maÄŸfiret buyur, hâlimizi daha iyi bir hâle deÄŸiÅŸtir...
Ey Allah’ın kulları! “Gerçek ÅŸu ki, Allah adâleti, iyiliÄŸi ve akrabaya yardım etmeyi emreder; yüz kızartıcı iÅŸleri, fenalığı ve azgınlığı yasaklar. O, düÅŸünüp öÄŸüt alasınız diye size öÄŸüt veriyor.” (Nahl 90)
KUDÜS GÖNÜLLÜLERİ EĞİTİM AKADEMİSİ