Åžeyh Mahir Hammud'un Cuma Hutbeleri (12)

Åžeyh Mahir Hammud'un Cuma Hutbeleri (12)
Sosyal medyada paylaÅŸ: Facebook Twitter Whtasapp

Åžeyh Mahir Hammud'un Cuma Hutbeleri (12)

Kıymetli kardeşlerim,

Mümin kiÅŸi her an Allah'ın rahmetini düÅŸünmelidir. Allah'ın hilim ve affediciliÄŸini düÅŸünmelidir. Kullarına muamele ettiÄŸi hikmeti üzerine kafa yormalıdır. Kullarının günahlarına sabretmesi, cezalarını geciktirmesi anlamındaki es-Sabûr ismini düÅŸünmelidir. Allah bu isimle tövbe edecek kullarına fırsat vermektedir. Zaten Allah'ın adeti böyle olmasa ÅŸuan yaÅŸadığımız hayat tepeden tırnaÄŸa farklı bir hayat olurdu. Allahımızın Nahl ve Fatır surelerindeki ayetlerine kulak verelim: (nahl, 61) (fatır suresi) İkinci ayet fatır suresinde geçer ve Fâtır suresi yasin suresinden hemen önceki suredir. İmdi bu ayetlerin anlamı nedir? Eski ümmetlerde insanlar günahlarının da sevaplarının da karşılığını hemen görmekteydi, Âdem'den beri düzen  böyleydi. Musanın döneminde gökten ateÅŸ inerdi. Bu ares günahkarları yakar, müminleri de Hakk'ın katına yükseltirdi. Allah Habil ile Kabil hakkında: (ayet) İnsanlar ilkinim hediyesinin kabul edildigi ikincisinin kabul etmediÄŸini nereden anladılar? Bir tanesi en kıymetli koyununu sundu, diÄŸeri en çürük buÄŸdaylarını.. Gökten bir ateÅŸ indi koyunu aldı ve buÄŸdayları bıraktı. Böylesi durumlar kiÅŸilerin -tabiri caizse- Allahla iliÅŸkisinin durumunu gösterirdi ve herkes bunu bilirdi. Habilin sunduÄŸu koyun, İbrahimin oÄŸlu yerine kurban ettiÄŸi hayvandır. Hadiste Hazreti Musa'nın arkadaÅŸlarıyla oturduÄŸu yine gökten gelen bir ateÅŸin çevresindeki insanların bir kısmını alıp sadece bir kiÅŸiyi bıraktığı anlatılır. Hazreti Musa kalan kiÅŸiye ateÅŸin onu niye almadığını sorunca o kiÅŸi: Bir keresinde gözüm harama iliÅŸmiÅŸti, o an gözümü söküp çıkardım demiÅŸtir. Bu Peygamberimizin ümmetinden yani bizden Allahın kaldırdığı bir durumdur. Günümüzde birisi gözüyle günah iÅŸlese sonra onu söküp çıkarsa büyük günah iÅŸlemiÅŸ olur. Aynı ÅŸekilde eliyle günah iÅŸleyip onu kesen kiÅŸinin uyguladığı ceza geçerli deÄŸildir ve bu kiÅŸi günahkar sayılır. Bu bizde caiz deÄŸildir. Günahla ilgili böylesi bir karşılık ya da buna sözleÅŸme diyelim, bizden kaldırılmıştır. Buna isr denir, amenerrasulüde "La tuhammil aleyna isren.." ÅŸeklinde geçen bizden öncekilere yüklediÄŸini bize bu sorumluluÄŸu yükleme ÅŸeklinde çevrilen ayette geçen durumdur. Tabi bu anlattığımız, isrin yanlızca bir çeÅŸididir ve bunun gibi onlarca örneÄŸi vardır ki bunları daha önceden çok kereler anlattık. O halde ateÅŸ dünyaya ya bir hediyeyi almak ya bir kurbanı kabul etmek ya da bir günahkarı cezalandırmak için inerdi. Peygamberimiz zamanında yaÅŸayan Yahudiler bunu kullanırlardı, tabi biz günümüzde böyle bir ÅŸey olmadığını biliyoruz ama bir dönemde bunlar yaÅŸandı. Yahudiler Peygamberimize gelerek: "Allah bizden gökten ateÅŸ indirerek kurban kabul edecek biri olmadığı müddetçe bir Peygambere inanmamızı söyledi. Sen nebiysen Ey Muhammed hadi bize bir ateÅŸ getir. Koyunu kaptığı gibi bir kurbanı kapsın." dediler. Oysa bu neshedilmiÅŸtir! "Onlar, “Allah, bize, ateÅŸin yiyeceÄŸi bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamamızı emretti” dediler. De ki: “Benden önce size nice peygamberler, açık belgeleri ve sizin dediÄŸiniz ÅŸeyi getirdi. EÄŸer doÄŸru söyleyenler iseniz, niçin onları öldürdünüz?” (Ali İmran, 183)

Åžimdi bu anlatılanları bir örnek olarak kabul edelim. DüÅŸünsenize yolda yürüyorsunuz gökten bir ateÅŸ iniyor ve birini kapıp götürüyor. Ya da bir kiÅŸiyi, bir topluluÄŸu yerin yarılarak yuttuÄŸunu düÅŸün. Bu kiÅŸiler Allah'a isyan etmiÅŸ kiÅŸilerdir, bu kiÅŸilerin un ufak olduklarını düÅŸün. Bu önceki ümmetlerde yaÅŸanırdı, Kuran nassıyla da sabittir. "Bunların her birini kendi günahları yüzünden yakaladık.  Onlardan taÅŸ yaÄŸmuruna tuttuklarımız var. Onlardan o korkunç sesin yakaladığı kimseler var. Onlardan yerin dibine geçirdiklerimiz var. Onlardan suda boÄŸduklarımız var. Allah, onlara zulmediyor deÄŸildi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı."[1] (Ankebut, 40)    

Demek ki anlatılanlar beÅŸeriyet tarihinde yaÅŸanan hadiselerdir. Oysa ÅŸuan yok, ertelenmiÅŸtir. Bu Allah'ın Peygamberimizin yüzü suyu hürmetine ümmete bağışladığı bir hediyedir. "Onlar, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları Resule, o ümmi peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliÄŸi emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz ÅŸeyleri helal, kötü ve pis ÅŸeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur'an'a) uyanlar var ya, iÅŸte onlar kurtuluÅŸa erenlerdir." (Araf, 157) "(Ey Muhammed!) De ki: "Ey insanlar! Åžüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın hepinize gönderdiÄŸi peygamberiyim. O'ndan baÅŸka hiçbir ilah yoktur. O, diriltir ve öldürür. O halde, Allah'a ve O'nun sözlerine inanan Resulüne, o ümmi peygambere iman edin ve ona uyun ki doÄŸru yolu bulasınız."[2]

Günümüzde deÄŸiÅŸen durumlardan bir tanesi de örneÄŸin Hz. Musa Efendimizin levhaları taÅŸ olarak almasıdır. TaÅŸ levhalar, bunlarda yasaklar ve öÄŸütler vardır. Tevratın özeti gibidir, ilahi emirleri içerir. Bunlar da gökten inmiÅŸtir. Meleklerin taşıdığı, Musa ve Harun'un terekesi olan ve Musa'nın nübüvvetine delil olan tabut da gökten inmiÅŸtir. İşte bu anlatılanların tamamı Hazreti Muhammed'in ÅŸeriatıyla ortadan kalkmıştır. Diyelim ki sırf demagoji yapmak için bu iÅŸlerin ortadan kalkmadığını savunalım. Ne olurdu? Allah'a sığınırım ama bunu düÅŸünmek için Allah hakkında kötü düÅŸünmek ve bilip bilmeden O'nun hakkında kötü konuÅŸmak gibi bir hataya düÅŸmüÅŸ oluruz.

Saraylar, krallar, din alimleri olduÄŸu iddia edilenler, bir çok kabile ve bir çok mezhebin ÅŸuanda yeryüzünden silinmesi gerekir! Biz bu kadar yalan, deccallik, diktatörlük, ölüm görmekteyiz ki tüm dünyayı sarmış durumdadır. Fakat Allah bizimle baÅŸka bir ÅŸey murat ediyor. Nahl suresinde Allah'ın nimetlerini saysanız onları bitiremezdiniz. Fakat insan zalim ve nankördür." buyrulur. İnsan burada duraksıyor, çünkü biz ÅŸükrünü eda edemediÄŸimiz onlarca nimetin içinde yüzmekteyiz. Fakat bu surenin başına geldiÄŸimizde Allah'ın bize iç ferahlığı verdiÄŸini görürüz. Çünkü orada: "Allah'ın nimetlerini saymakla bitiremezsiniz çünkü bağışlayan ve rahmet edendir." demektedir. İşte durum böyle kardeÅŸlerim. Günahlar var ama maÄŸfiret de var! Yoksa kardeÅŸlerim bugün dünyanın yok olması gerekirdi. Mesela bir örnek verelim. Yedi senedir devam eden bir katliam süreci var. Evler, hastaneler, cenaze evleri hatta hayatın olduÄŸu her yerde bir katliam.. Burası Yemen! Sözüm ona özgür dünya ise sessizdir. Hatta yapılanlara yardım etmekte, sponsorluk yapmaktadır. Yemenliler ise bir iki hamleyle kötülüÄŸü ve kaosu besleyen odaklara karşılık vermeye çalışmaktadır.  Bunları görünce ÅŸu yerinden kalkmayan insanlar ayaklanmaya baÅŸlar. KonuÅŸmayı bilmeyen ve aÄŸzını açmaması gereken kiÅŸiler nutuk vermeye baÅŸlar. İnsan haklarından dem vurmaya baÅŸlarlar. Sınırlar çiÄŸnendi diye çığırtkanlık ederler. Sonra o güdülen ülkeler yok mu! Bunlar küçük küçük mezarlıklardır. Åžimdi bu ne türlü bir küfürdür. Yeryüzünün bunları hemen ÅŸimdi löp diye yutması gerekmez miydi? İnsan nasıl bu kadar kafileÅŸebilir. Ki bunların bir kısmı kelime-i tevhid getirir, kimisi kendini İslamcı ya da İslami hareket olarak niteler. Oysa düÅŸmanlıkta ortaktır, onlar gibi öldürüp yalan söylerler. Allah'ın diniyle onlar gibi alay ederler. Örnek veriyorum, bu söyleyeceÄŸim ÅŸeyle tek bir ÅŸeyi kastetmiyorum. Hadi Nakab'a gidelim. Filistin'in yarısını oluÅŸturur ve tekrardan iÅŸgal ediliyor. Bölge halkına Nakab'lı olma ÅŸartı olarak kendilerini İsrail ordusuna yazdırmaları istendi. Alın size Yahudilerin, kendileriyle savaÅŸanlara karşı gösterdiÄŸi vefa! Araplar nerede? Araplar eÄŸitimi dÄŸeiÅŸtirmekle meÅŸgul, BAE ilkokul ikinci sınıfta Arapça öÄŸretimi için okutulan bir kitapta: "KomÅŸumuz MonÅŸed Tel Aviv'den geldi, fakat o arkadaÅŸlarıyla oynamıyor. DiÄŸer çocuklar da anne ve babaların lürfen o çocuk yalnızlık hisstemesin o bizden biridir" diye yalvarıyor. Ey köpekler! Bu kitapları çoklara okutuyorlar. Bu normalleÅŸtirme falan deÄŸil direk YahudileÅŸtirme! Tatilin Cumadan Cumartesiye aktarılması, aÄŸlama duvarı bunun gibi bir sürü yeni ÅŸey. Bu yeni bir din. Kıptilerin babası bağırıyor: Ayrı ayrı dinler yok. Her birimiz atamız İbrahim'de birleÅŸiyoruz, onu seviyoruz dedi. Sanki ÅŸu ayet yokmuÅŸ gibi:  "İbrâhim ne yahudi ne hıristiyan idi; bilâkis o, tek Allah’a inanıp boyun eÄŸmiÅŸ birisiydi, müÅŸriklerden de deÄŸildi. DoÄŸrusu insanların İbrâhim’e en yakın olanı, ona tâbi olanlar, ÅŸu Peygamber (Hz. Muhammed) ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur."(Ali İmran, 67-68)

Bu kadar! İbrahim dini nedir? Tabir caizse Yahudilere bitmek bilmeyen bir borç altına girdiniz. Mahmut b. Abbas, temsil ettiÄŸi her ÅŸeye raÄŸmen gidiyor ve İsrail savunma bakanını ziyaret ediyor. Bakın dikkat edin giden o! İsrailli bakan buna güvence versin, İsrail'in koyduÄŸu engelleri bir izin kartıyla rahat rahat geçebilsin diye! Ben burda bas bas bağırıyorum Kudüs bölgesinde tarihi eser deÄŸerinde evler var. Bazı Yahudi cemiyetleri bile bu evlerin yıkılmasının haram olduÄŸunu yazıyor. Ama ordu ne yapıyor? Bu evleri soÄŸuk bir gecede içlerinde eÅŸyalar varken yıkıyor! İçinde koltuklar var, deÄŸerli kitaplar ve mobilyalar var. O insanların sahip olduÄŸu her ÅŸey orada.. İnsanlar soÄŸuk gecede dışarıda kalıyorlar. Köpekler! Sözlerle gözlerimi boyuyorsunuz, yalancılar Okyanus'tan Körfez bölgesine ey bütün dünya hepiniz bizi kandırıyorsunuz?

Peki ya Gazze hakkında ne diyebiliriz? Gazze nedir? Sonu olmayan bir abluka. Neden? Allah'ın yasakladığı ÅŸeyler tedavülden mi kalktı? Hayır. Çünkü onlar -yani Gazzeliler- bizi izzetli kılan direniÅŸ silahımızla korunmak istiyorlar. Araplar, Müslümanlar, ey dünya! Bu günahların birisi bile bu insanların helak olmasına, yerin onları yutmasına yetmez mi? Suriye ve Lübnan'a bakın. Güdülen devletler, kimse Lübnan'ın yöneticileri olsun kimse Lübnan'ın bağımsızlığından söz edemez. Deccaller! BaÅŸka türlü nasıl anlayalım? Vatikan'da Papa her ÅŸeye karışıyor. Onlar Papa'ya sen sus konuÅŸma, bu alanlara girmek sana yasaktır demiyorsun. Peki bu hakir İbni Selman, Sait el-Hariri'yle anlaÅŸmazlığa düÅŸtü. Ona sen siyasete karışamazsın, siyasi müdahalede bulunamazsın diye diskur çekti. Yahu bu adam bir çok anlamda daha fazla siyasi temsiliyeti olan ve daha fazla bir bölgede etkinliÄŸi olan Lübnanlı bir yöneticidir. Lübnanın kukla yetkililerden bir tanesi çıkıp da Lübnanlıların yönetimine laf edebilir mi? Hani özgürlük? Hani anayasa? Hani Lübnanın siyasi hayatı? diyebilir mi? Bir adam tek başına böyle bir yoruma sahip olsa -hatalı bile olsa- tamam olur bunu anlarım. Bir bölgede halk tarafından baÅŸa getirilmiÅŸ olsa tamam derim bu adam özgürdür ve istediÄŸini dile getirebilir. Muhammed b. Selman, dışarıdan bir adam, kendisini hiç ilgilendirmeyecek konulara ne diye karışıyor iÅŸte bunu anlamıyorum. Kim size Muhammed b. Selman'ın Sait Hariri'ye yaptığı vetonun sebebini Hizbullahla savaÅŸmamak ya da Michel Aoun'u ataması olarak söylerse yalancının önde gidenidir. DoÄŸru olan onun derdinin Suuddaki karışıklıklar ve mal yığma sevgisi, tüccarları kendi tarafına çekme isteÄŸidir. O böyle iÅŸleriyle Allah'ın iradesine karşı çıkmış ve O'nu inkar etmiÅŸtir. Allah en büüyktür.

Bu nedir kardeÅŸlerim? Bu nedir? Åžu Lübnanın yöneticilerinden bir tanesi çıksın ve halka açıkça ve dürüstçe seçimlerinin hiç bir iÅŸe yaramadığını itiraf etsin. Lübnanın başında böyle bir belirleyici akıl oldukça istediÄŸinizi seçemezsiniz kardeÅŸim desin. Lübnan siyasi hayatının bir saygınlığı olurdu. Lübnan siyasetçileri biz bu seçimleri kaldırıyoruz deseydi daha onurlu bir siyasi duruÅŸumuz olurdu. Dışarıdan birisinin (Muhammed b. Selman) canı istediÄŸinde veto ederek parmak sokması ve yönetimi deÄŸiÅŸtirmesinden çok daha iyi olurdu. Lübnanın siyasi hayatı iÅŸte böyle.. Bu nedir! Bu kadarı fazla kardeÅŸlerim gerçekten çok çok fazla. İran'ın Hasan Nasrallah'ı istemiyoruz dediÄŸini varsayalım. O zaman neler olurdu? Gazeteler, siteler neler yazardı. 92 Senesinde Hizbullah seçimlere girip girmeme konusunda ihtilaf halindeydi. Hamaney'le saatlerce görüÅŸtüler. Efendim siz ne düÅŸünürsünüz dediler. Hamaney onlara karar sizin kararınızdır, maslahatı nerede görürseniz ona davranın dedi. 40 Senelik tecrübeme dayanarak söylüyorum inanan inanır, inanmayan umurumda olmaz. İran'dan Hamas'a, Hizbullah'a vs. bir tane emir gelmemiÅŸtir. Hiç bir emir gelmemiÅŸtir. Buna yemin dahi edebilirim. Bunların hepsine vakıfım ve ne kadar müsamahalı bir dil kullandıklarını da biliyorum. Ama Suudi Arabistan paramıza karışır, bizi kimin yönetip yönetemeyeceÄŸine karışır. Bunu sevin bunu sevmeyin der. Bu Lübnan yönetimini bağımsızlığını, özgürlüÄŸünü etkilemez diye de ekler sonunda! Lübnan halkı, demokratlar, parlamenterler hiç birisini etkilemezmiÅŸ! Sonra Suud Lübnan'ı fonluyor derler, bu nasıl bir yalandır?

Bizim içinde bulunduÄŸumuz kriz zaten Amerikan ve Suudi menÅŸelidir. Dolar 33'ten 24 - 25 lere nasıl düÅŸtü? Merkez bankasının aldığı kararla, evet bu kadar basitmiÅŸ görüyor musunuz? Pazara dolarları saldılar, Lübnanlılar da onları çekti. Neden? Bir sürü açıklama duyduk oysa hakikati tek bir kelime özetler: Abd erken seçim istiyor, dolar bu seyirde devam etse insanlar devrim halinde olacağı için doların düÅŸmesi gerekir. Ey Riyad Selami (Lübnan Merkez Bankası BaÅŸkanı) ey Abd'nin kösteÄŸinin hizmetçisi, hadi doları düÅŸür dediler. Ey sadık hizmetçimiz elini çabuk tut doları düÅŸür dediler. Sonra da düÅŸürdüler. Bu iktisat profesörlerinin falan konuÅŸtuÄŸu onca teranenin en kısa açıklamasıdır. Olay bundan ibaret.

Hizbullah'ın silahları Lübnan'ın içinde bulunduÄŸu siyasi krizin kaynağıdır derler. Abd'nin kararlarını buna baÄŸlarlar. Çıkıp da Hakk'ı haykıracak onurlu bir adam yok mu? Hepsi ahmak, katıksız saf. Kendi kararına sahip deÄŸiller. Doların euronun köleleri bunlar. Dinar kölelerine altın kölelerine yazıklar olsun. Ahmaklar. Özgürlük ve yöneticilik iddia ediyorlar. Daha az önce bir tanesi ÅŸöyle diyordu: "Lübnanlı yöneticiler.." ey alçak köpek, ne siyasetçisi? Hepiniz kurtsunuz. Ancak bu direniÅŸ hariç. Sizi babanızı dedenizi ÅŸereflendiren bu direniÅŸ hariç. Modern çaÄŸda böylesi bir direniÅŸ görülmedi. Rusya parlemanto baÅŸkanı dün ne dedi? Kürsüden indiÄŸinde bile onu ayakta alkışladılar. Biz Abd'nin zulümlerini ortadan kaldırmak için belirli bölgelerle anlaÅŸabiliriz dedi. Tabi ki Rus siyaseti sütten çıkmış ak kaşıktır demiyorum. Abd kendi vatandaÅŸlarının aleyhine bile olsa İsrail ve İsrail'in güvenliÄŸinin aleyhine iÅŸler yapar. Böylesi bir kötülük baÅŸka hiç birinde yok. Tabi ki birisi çıkıp baÅŸkası da ÅŸöyle ÅŸöyle dese ona hayır demeyiz. BaÅŸka bir çözüm de ÅŸudur arkadaÅŸlar:  Hamas, Hizbullah gibi direniÅŸ güçleri birlik olmalıdır. Onların tüm temsilcileri çıkıp tek bir ağızla: Ey ümmet senden özür dileriz, Biz seni zilletten izzete çıkarmak istedik sen bize karşılık vermedin. Biz seni yükseltmek istedik, sen düÅŸüklüÄŸü seçtin, biz seni insan yapmaya çalıştık sen hayvan kalmayı tercih ettin. Biz seni ileriye taşımak istedik, sen geride kalmak için ısrar ettin. Bu sözleri söyler ve Allah'tan bağışlanma dilerim. Bu konuÅŸmak istediklerimizin bir kısmıdır, bunun gibi daha bir çok konu mevcuttur. Fakat biz Allah'ın bizi sabırla sınadığı felaketlerin içerisindeyiz. Allah kalplerimizi rabtetsin. Buna ancak nebiler sabredebilirdi. Her köÅŸeyi kaplayan bu zulüm ve küfür.. Siyasi toplumsal ve ekonomik küfür.. Fakat direniÅŸçiler ve böylesi bir çaÄŸda Hak sancağını tutan her bir kiÅŸi, Allah onu sabit tutar. Musanın annesi gibi, çocuÄŸunu suya bırakan bir anne kılar. Emzirme çağında bir çocuk, tahta bir sandığa konuyor ve suya bırakılıyor. Anne bunu nasıl yapar? Allah onun için biz kalbini rabtetmeseydik onu yapamayacaktı der. Allah kalbini rabtetti yoksa onun aklı çıkmıştı. Allah ona hayrı vahyetti ve böylece çocuÄŸu kurtuldu, sonra onu Firavun'un sarayına getirdi, anası emzirsin diye.. Allah emrini uygulamak istediÄŸinde Abd, ya da kukla bir yönetici bunun karşısında duramaz. Åžu dağınık ümmet bile buna engel olamaz. Allah'ın dediÄŸi olacaktır, sandığınızdan da erken. İsrail yok olacaktır. Sandığınızdan da yakın. Onunla beraber Riyad'dan Rabat'a onun tüm kuklaları yerle bir olacaktır. İnÅŸallah birbirimizi uyarabiliyoruzdur.       

“Åžüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin.”

Allah'ım Hz. Muhammed ve âlini, Hz. İbrahim efendimiz ve alinî mübarek kıldığın gibi mübarek kıl. Åžüphesiz sen Hamîdsin, Mecîdsin.

Allah’ım! Bizi gam ve kederden kurtar... Allah’ım! Dert ve tasamızı gider... Allah’ım meÅŸekkatimizi feraha tebdil eyle. Allah’ım yoksulluÄŸumuzu nimet lütfunla deÄŸiÅŸtir... Allah’ım öfke ve gazabı üzerimizden kaldır, bize bir çıkış yolu hazırla, bizimle ol bizim aleyhimizde deÄŸil... Allah’ım Kur’an-ı Kerimi kalplerimizin baharı kıl, dinimizden bize faydalı olanı öÄŸret, bize öÄŸrettiklerini bize yararlı kıl, ilmimizi arttır ve bizi salihler zümresine ulaÅŸtır, anne ve babalarımıza maÄŸfiret buyur, hâlimizi daha iyi bir hâle deÄŸiÅŸtir, bizden dualarımızı kabul et. Allah’ım efendimiz Muhammed’e âline ve ashabına salât ve selâm eyle. 

Ey Allah’ın kulları! “Gerçek ÅŸu ki, Allah adâleti, iyiliÄŸi ve akrabaya yardım etmeyi emreder; yüz kızartıcı iÅŸleri, fenalığı ve azgınlığı yasaklar. O, düÅŸünüp öÄŸüt alasınız diye size öÄŸüt veriyor.” (Nahl 90)

KUDÜS GÖNÜLLÜLERİ EĞİTİM AKADEMİSİ

[1] Ankebut, 40.

[2] Araf, 158.

Sosyal medyada paylaÅŸ: Facebook Twitter Whtasapp


Hakkımızda

Uluslararası Siyasal Gündem - Kudus Analiz | KA kudusanaliz.com


Kudüs Analiz sitesi bir Kudüs Medya AŞ portalıdır




Son Güncellenenler


Network Yazılım